28 Mayıs 2014 Çarşamba

Gey, lezbiyen, biseksüel test siteleri (İngilizce) ;

Lezbiyen; http://www.allthetests.com/quiz08/dasquiztd.php3?testid=1082330223

Lezbiyen, gey, biseksüel; http://www.allthetests.com/relationship-tests-love-am-I-gay.php?katb=1080

http://illnessquiz.com/gay-test/

Eşcinsellik genetik olabilir!

New York’ta 161 gay üzerinde yapılan araştırma tek yumurta ikizlerinin yüzde 52’sinin eşcinsel olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlar da "Cinsel eğilim, öğrenmeyle gelişmez. Bir insan ya doğduğunda eşcinseldir ya da değildir" diyorlar...

     ELİF KORAP

     Araştırmalar gösteriyor ki cinsel yönelim, doğumdan önce ya da doğumun ilk haftalarında ortaya çıkıyor. New York’taki Hetrick-Martin Enstitüsü’nün 161 gay üzerinde yaptığı araştırma, eşcinselliğin genetik olma ihtimalinin yüksekliğini de ortaya koyuyor. 161 gay’de tek yumurta ikizi olanların yüzde 52, ayrı yumurta ikizi olanların yüzde 22, normal kardeşlerin ise yüzde 11’inin de eşcinsel olduğu saptanmış. Aynı araştırma lezbiyenler üzerinde yapıldığında da benzer sonuçlar alınmış. 
     
     ‘Cinsellik bilinmiyor ki’
     Eşcinsellerin dünyasını, eşcinsel örgütlerinden Lambda’da görev alan ve Minidev sitesindeki Gey - Lezbiyen Kültür’ün editörü Uğur Alper’den dinledik... Öncelikle Türk halkının cinsellik konusunda bilgisizliğinden söz etmek gerektiğine dikkat çeken Alper bu konuda şunları söylüyor: "1.5 yıl Açık Radyo’da ‘Yüzde Yüz Gey-Lezbiyen’ programını yaptık. Gelen telefonlardan insanların bu konuda ne kadar bilgisiz olduğu ortaya çıkıyordu."
     
     ‘Onlar da herkes gibi’
     "Eşcinsellerin hepsi kadınsı değil, çok maço görünümlü biri de eşcinsel olabilir" diyen Alper, şöyle devam ediyor: "Eşcinsellerin herkesle beraber oldukları düşüncesi bir önyargı. Hepsinin birer mesleği var, herkes gibi duygusal ilişkiler yaşıyorlar."
     Alper’e göre eşcinsellerin en büyük sorunları ‘cinsel bir kimlik olarak ortaya çıkamamak, haklarını savunamamak ve ciddiye alınmamak’... Uğur Alper "Eşcinsellerin halkla ilişkileri çok kötü. Örneğin bir eşcinsel öğretmen, erkek öğrencileri taciz eder diye düşünülüyor. Halbuki heteroseksüel bir öğretmenden daha fazla risk taşımaz" diye konuşuyor.
     
     Kendini eşcinsel saymayanlar...
     Bazı eşcinsellerin kendilerini eşcinsel saymadığına değinen Alper, şöyle devam ediyor: "Türkiye’de bir erkek sadece aktif roldeyse kendini eşcinsel saymıyor. Aslında o da eşcinsel. Hatta bu tür kişiler öyle bir noktaya geliyor ki, sadece eşcinsel ilişkiye girmelerine rağmen, kimliklerini kabullenmiyorlar."
     
     Lezbiyenler kamufle oluyor!
     Lezbiyenlerin dünyası ise gay’lerden çok daha farklı. Onlar daha kapalılar çünkü kamufle olma şansları daha fazla. Türk toplumunda kızların birbirlerine yakın davranması dikkat çekmiyor. Aileler kızların birbirlerinde kalmalarını yadırgamıyor. Onlar hem kadın, hem de lezbiyen olmanın zorluğunu yaşadıklarından kimliklerini gay’lere oranla daha fazla gizliyor, daha az örgütleniyorlar. Türkiye’de Kaos GL’de bir araya gelen lezbiyenlerin kurduğu "Sappho’nun Kızları", bu konuda çalışmalar yapan nadir topluluklardan. "Sappho’nun Kızları", zaman zaman toplanarak sorunlarını gündeme getiriyorlar.
     İnternette de "www.geocities.com/WestHollywood/Chelsea/9070" adresli bir web siteleri var.
     
     Eşcinsel örgütler
•   Lambda: Türkiye’de bu konuda en kapsamlı çalışmayı ‘Lambda İstanbul’ yürütüyor. Topluluk her pazar toplanarak eşcinsellerin sorunlarını tartışıyor, çözüm önerileri arıyor. ‘Lambda İstanbul’un AIDS’le mücadele, insan hakları ve şiddetle mücadele konularında da çalışmalar sürdüren alt grupları var. Lambda, toplantılarına dileyen herkesi kabul ediyor. Ziyaretçileri hoşgörüyle karşılıyorlar ve her fikre açıklar. "www.lambdaistanbul.org" adresli web sitesinde, çalışmalarını ayrıntılarıyla aktarıyorlar.
•   LeGaTo: Lezbiyen-Gay Topluluğu Projesi, Gay Ankara grubunun önderliğinde Türkiye üniversitelerindeki eşcinsel oluşum. Boğaziçi, Bilkent, İstanbul, Galatasaray, Ege, Ankara gibi 25 üniversiteyi kapsıyor.
•   Kaos GL: Tek resmi gay lezbiyen yayın organı. İki ayda bir yayımlanıyor. Bir de ‘Parmak’ adında bir aylık gazeteleri var.     
     
     Internette buluşuyorlar
     Yerli eşcinsel siteler rehberine "www.geocities.com/GLBTsiteler/" adresinden ulaşılabilir. En çok ziyaret edilen sitelerse şunlar:
•   www.minidev.com
•   www.eshcinsel.net
•   www.lambdaistanbul.org
•   www.trgay.com     
     
‘Kardeşim travesti diye sürekli küfür dinliyoruz’
     Simge, 33 yaşında bir bankacı; kardeşi travesti... Ailecek durumu kabullenmişler. Ancak, bu durumun ‘taciz ve önyargı’ları da beraberinde getirmesini hazmedemiyorlar
     
Aile içinde özel bir durumunuz var, bunu anlatır mısınız?     26 yaşındaki erkek kardeşim travesti. Doğduğundan beri kardeşimde bir gariplik vardı. 16 yaşlarında evin içinde benim elbiselerimi giydiğini fark ettik. Bize kadın olmak istediğini söyledi. Bir terapiste götürdük. Kardeşimin bir travesti olduğunu öğrendik.
     
Ailenizin tepkisi ne oldu?     10 yıldır gitmediğimiz doktor kalmadı. Annem ve babam çöktü ama "Önemli olan insan olması" dediler. Böyle bir ailemiz olduğu için çok şanslıyız. Kardeşimin kötü hayat koşullarına yönelmesini engellemiş oldular. Birkaç ay önce bir üniversite hastanesinden, ‘ameliyat olabilir’ raporu aldık. Ancak şu an bunu gerçekleştirecek gücümüz yok. Devlet bunu lüks sayıyor. Kardeşim 1991’den beri kadın elbiseleriyle dolaşıyor.
     
Aileniz bu nedenle tacize uğradı mı?     Ailem kendi halinde insanlar, ama biz hep dışlandık. Kardeşim travesti olduğu için kimse gelip gitmez oldu. Telefonlar, sokakta yürürken tacizler, küfürlerle karşılaştık. Sokakta ailece yürüyoruz laf atıyorlar "Köpeğiniz de ib... mi?" diye. Bunlar çok terbiyesiz insanlar. Hangi anne baba ister çocuğunun travesti olmasını. Bazen sokakta uğradığı bir taciz nedeniyle karakola götürülüyor. Onu almaya gidiyoruz. Bize hayvan muamelesi yapıyorlar. 
     
İş bulabildi mi?     Parasız çalışsın, yeter ki bir işi olsun dedik. Çaycılık yaptı, ama işe alanlar yine kendileri çıkardılar. Müşteriler rahatsız oluyormuş. Oysa harhangi bir kızdan bile daha kapalı giyiniyor. Ben insanların televizyondaki travestilere bakıp hepsi hakkında genel düşüncelere varmalarını yanlış buluyorum. 
     
Siz çabuk kabullenebildiniz mi?     Hayır. Benim suçum olduğunu, beni taklit ettiğini düşündüm. Bu çok saçma tabii. Doğum günü fotoğraflarıma bakan arkadaşlarım bu da kim diye sorduklarında "Kız kardeşim", demek benim için de çok zor. 
     
Kardeşinizle ilişkiniz nasıl?     Onu çok seviyorum. Cinsel kimliğinden utanmıyorum. Saklamıyorum. Ama erkek arkadaşlarımla ilişkilerimi etkiliyor. Erkek arkadaşlarım kardeşimle tanışınca benden uzaklaşıyorlar. "Sen de eşcinsel misin?" diye soruyorlar. Erkek arkadaşınız kabul etse bile, eğer evlenecekseniz onun ailesi karşı çıkabiliyor. 
     
Siz çocuk sahibi olma konusunda bir endişe taşıyor musunuz?     Hayır. Ne olursa olsun. Onu severim.
     
"Arkadaşlarım Tarkan diyor, ben Ayşegül Aldinç’i sayıklıyorum"
     Dianne rumuzlu 19 yaşındaki genç kız biseksüel; lise son sınıfta okuyor...
     
Biseksüel olduğunuzu ne zaman fark ettiniz?     Bütün arkadaşlarım Tarkan derken ben, Ayşegül Aldinç sayıklıyordum. Hoşlandığım kızlar artmaya başladı ve yavaş yavaş ilişkilerim oldu. Ben erkek arkadaşlarımla ilişkilerimde atak değilim, ama karşımdaki kadınsa bu çok daha farklı oluyor. Güzel bir kadını çekici bulmamak benim için anlaşılır değil. 
     
Lezbiyen ilişki de, erkek kadın rolü var mı?     Üstlendiğiniz roller var, ama sadece iki kadın olarak da varolabilirsiniz. Bu, ilişkinize bağlı. Lezbiyen kadını, bakışlarından davranışlarından, sezgi yoluyla tanırım. Beğenirsem, söylerim.
     
Aileniz biliyor mu?     Kendimi hiç saklamadım. İlk anneme söyledim. Annem kendisinin de gençliğinde benzer duygular yaşadığını, geçici olduğunu söyledi. Babam bilmiyormuş gibi davranmayı tercih etti. 
     
Bu nedenle sıkıntı yaşıyor musunuz?     Belki de anlaşılmadığından tepki görmüyoruz.
     
     KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
     E şcinsel örgütlerinden ‘Lambda İstanbul’un, yazı dizimizin başlığında geçen ‘üçüncü cins’ sözüne itirazı var... Ricalarını kırmıyor ve görüşlerini yayımlıyoruz:
     "Biyolojik olarak iki cins vardır ve eşcinseller bu iki biyolojik cinsiyetin dışında üçüncü bir cins değildir. İnsan kadın ya da erkektir. Cinsel yönelimi eğer çoğunluğun dışındaysa kişinin karşı cinsin özelliklerine sahip olduğuna dair tamamen yanlış bir görüş var. Erkek eşcinsel erkek, kadın eşcinsel kadındır. Eşcinsellik, arada kalma, biyolojik olarak sahip olduğu cinsiyetin göstermesi gereken davranışların tersine davranış gösteren kişi demek değildir. Transseksüellik ise bu anlamda karşı cinse geçme arzusudur ve genelde de ameliyatla sonuçlanır. Burada da bir üçüncü cins durumu söz konusu değildir." 

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Merakla lezbiyen olan mankenin çılgınlıkları;

Podyumun esmer güzeli ünlü mankenlerinden biri, ilk lezbiyen beraberliğini, Londra’ya birlikte gittiği deneyimli hanım arkadaşıyla yaşamış. O günden sonra da bir daha kadınlardan vazgeçemez olmuş...

Merhaba. Sizinle tanışmamız geçtiğimiz sonbaharda olmuştu. Hafta Sonu dergisinde çalışan yakın bir dostumun ısrarlı ricasını kıramayıp sosyetede olup biten ilginç ve sapık ilişkileri geçici bir süre eğlence olsun diye yazmayı kabul etmiştim. Ama eğlence olsun diye yazdığım bu yazılar inanılmaz ilgi gördü. Dergiye bu yazılarla ilgili gelen e-maillerin ve telefonların haddi hesabı yok. Yaz geldi, benim de yavaş yavaş Güney sahillerine inme zamanım geldi. Memo’nun geçen yıl yaptırdığı villanın, bahçe peyzajı için bu hafta Bodrum’a gidiyorum. Hafta Sonu yöneticisi arkadaşlarımdan bir süre yazılarıma ara vermeyi hatta bu işi sonbahara kadar yapmamayı teklif ettim. Ama ne mümkün. Tüm dergi çalışanları beni her hafta, bu sayfaları yazmaya razı ettiler. Aslında yazarken keyif almıyor da değilim. Yazı günüm yaklaştıkça bizim kızlarla yemekleri, beş çayları sıklaştırıyorum ki, yeni dedikodular öğreneyim. Cuma akşamı bizim kızlar buluşup, Fish’N More adlı bir balıkçıya gittik. Aman Allahım, ne güzel bir yer orası öyle. Restoranın hangi köşesine oturursanız oturun Yeniköy’den Çengelköy’e kadar muhteşem bir manzarayı seyrediyorsunuz. Fish’N More, Sakıp Sabancı Müzesi’nin hemen yanında iki katlı bir köşk. Eskiden yalıymış. Önündeki cadde genişletilince köşk durumuna düşmüş. Restoranın sahiplerinden biri de Mesut Yılmaz’ın yeğeni Siret Derman’mış. Beni Siret’le yıllar önce Vivet tanıştırmıştı. Aradan kaç yıl geçti, unutmamış çocuk beni. Masamıza gelip hatırımızı sordu. Laf aramızda biraz göbeklenmiş. Eskiden filinta gibiydi. Biz kızlarla ona, Keanu Reeves benzerliğinden dolayı Kenney adını takmıştık. O dönemler benim de gözüm vardı Siret’te. Ama Vivet elini çabuk tutunca bize avcumuzu yalamak düşmüştü. Neyse o akşam balıklar, suşiler, mezeler yendi. Rakılar, sakeler içildi, kafayı bulduk. Feza kafayı bulunca dili çözüldü. Ben de size şimdi, o gece Feza’nın ünlü bir mankenle ilgili anlattığı olayı aktaracağım. Tescilli güzelin lezbiyenlik merakı
Efendim olayımızın kahramanı 90’lı yılların ortalarında bir güzellik yarışmasında iyi derece alıp podyum dünyasına adım atmış, esmer bir güzel. Bu hanım kızımız bir süre podyum dünyasında şansını denedi, ama istediği şöhreti yakalayamadı. Kendini bir imaj maker’a teslim etti. Saçından başına, giyiminden kuşamına her şeyini değiştirdikten sonra bir anda podyum dünyasında bomba gibi patladı. O günden sonra bütün playboylar onun peşinde koşmaya başladı. Hanım kızımızın şöhreti öyle yukarılara tırmandı ki, filmlerde de oynamaya başladı. Attığı her adım magazin dünyasında haber olmaya başladı. Art arda bir dizi aşk macerası yaşadı. Ama hiçbir sevgilisiyle birlikteliği görüntülenemedi. 
Yaz aylarını genellikle Güney sahillerinde geçiren, su gibi akıcı güzellikteki kızımızın sahillerde bikiniyle verdiği frikikler her gün gazetelerde, dergilerde yer alır oldu. Son derece şık elbiseler giyen, dekolteleriyle adından hep söz ettiren kızımız, meğer, öteden beri lezbiyen ilişkilere de meraklıymış. Ama ya fırsatı olmamış, ya da cesaret edememiş. Ta ki geçtiğimiz yıla kadar. istanbul gece hayatında çok gezen ve marjinal yaşamayı seven, adı üç harften oluşan tombiş, gizli lezbiyen hanımla arkadaş oluncaya kadar. Bu kızla ünlü mankenimiz öyle sıkı fıkı oldular ki neredeyse yedikleri içtikleri ayrı gitmez oldu. Birlikte gezen, eğlenen, tatillere, seyahatlere giden bu ikili, bir gün gittikleri Londra tatilinde aynı odada çift kişilik tek yatakta yatmak zorunda kalınca olanlar olmuş. 
ilk deneyim, ilk heyecan Tombiş lezzo, bu işlerde tecrübeli olduğu için ünlü mankenimizin de lezbiyenliğe ilgisi olduğunu uzun zamandır hissediyormuş. O gece kız kıza Londra’nın Piccadilly semtindeki marjinal kulüplerde bir güzel eğlenip, kafaları çekmişler. Sonra da sarhoş bir durumda odaya dönüp, yatağa girmişler. Bir süre sonra tombiş kızımız başlamış mankene nazikçe el peşrevleri çekmeye. Bakmış ki ünlü mankenden bir tepki yok, yoluna devam edip, ellerini mankenin en mahrem yerlerinde ve memelerinde gezdirmeye başlamış. Manken kızımız bundan çok hoşlanmış. Ama böyle bir tecrübeyi ilk kez yaşadığı için ne yapacağını bilememiş. Sadece kendini usta lezbiyen arkadaşının ellerine bırakmış. Tombiş kızımız saatlerce mankenin her santimetrekaresine eli ve dili ile dokunmuş. Havalı mankenimiz zevkten dört köşeymiş. Sabaha dek defalarca sevişmişler. Sabah uyandıklarında ise ünlü manken ne yapacağını bilememiş. O gece hakkında konuşmalı mı? Yoksa hiçbir şey olmamış gibi mi davranmalı? 
O ikinci şıkkı seçmiş. Tombiş arkadaşı da onun gibi davranmış. ikisi de güne son derece mutlu ve neşeli başlamışlar. Alışverişe ve gezmeye çıkmışlar. O gece hakkında ikisi de bir şey konuşmuyormuş, ama zaman ilerledikçe birbirlerine daha da yakınlaşmışlar. O gece lezbiyen kızımız yatağa hiçbir şey giymeden yatmış. Manken 
kızımız da bir tek külotla girmiş yatağa. Çıplak tenler birbirine değince ikisi de alev alev yanmaya başlamış. Ve başlamışlar sevişmeye. Bu ikili tatilleri boyunca buldukları her fırsatta çılgınlar gibi sevişip, birbirlerini mutlu etmişler. Ustalığa terfi etmiş
Manken kızımız, bu Londra seyahatinde, ilk kez denediği lezbiyen ilişkiden çok memnun kalmış. Öyle ki istanbul’a dönünce de bu ilişki zaman zaman tombiş arkadaşıyla böyle devam etmiş. Hâlâ da ediyormuş. Ama mankenimiz artık tek bir hanımla yetinmiyor, yenilerini deniyormuş. Mankenimiz yine kendisi gibi çok meşhur Ege sahillerinden gelen Avrupai vücut ölçüleri ve güzelliğiyle dikkat çeken esmer güzeli çok yakın arkadaşına bu ilişkiyi anlatmış. O da bir kez böyle bir ilişki yaşamak istediğini söylemiş. O da ilk deneyim iyi olsun diye usta lezbiyen tombişi, Egeli arkadaşına hediye etmiş. ikili bir gece birlikte olmuşlar. Ama Egeli esmer güzelimiz bu ilişkiyi sadece merak yüzünden denemiş. Zevk almasına rağmen o günden sonra seks yaşamına yine erkeklerle devam etmeye başlamış. Ama diğer havalı mı havalı mankenimiz canı istediğinde lezbiyen arkadaşıyla, canı istediğinde de erkek arkadaşıyla yatağa giriyormuş. Hatta ünlü mankenimiz bu işi öyle ilerletmiş ki Türkiye’de yaşayan ve çalışan bir Rus meslektaşıyla lezbiyen ilişki kurmuş. Aynı zamanda da sosyeteden çok ünlü bir delikanlıyla gözlerden uzak aşk yaşıyormuş. Havalı mankenimiz, sevgilisiyle bir sohbet sırasında, lezbiyen ilişkiye karşı olmadığını belirtmiş. Sosyetik sevgilisi bu görüşüne saygı gösterince bir gün Rus mankeni de alıp, adı semtin ismiyle anılan ünlü konaklara, sevgilisinin evine gitmiş. O gece evde yemekler yenmiş, içkiler içilmiş, Ve bir süre sonra iki manken sosyetik delikanlının karşısında soyunup çılgınlar gibi sevişmeye başlamış. Soyetik delikanlı bu görüntü karşısında çok mutlu olmuş, adeta kendinden geçmiş. Bir süre sevgilisiyle Rus güzelin sevişmesini seyrettikten sonra o da soyunup aralarına girmiş. Üçlü, muhteşem bir gece geçirmiş. Şimdilerde bu üçlü ilişki son hız devam ediyormuş.

Erkekler beni baştan çıkartmaya çalışırdı, ben onların karılarını (Güner Kuban)

Bu sözler Güner Kuban'a ait. Kendisi Çerkez Ethem'in torunu ve Türkiye'nin en ünlü lezbiyeni oluyor. Güner Kuban Ayşe Arman'ı bile şaşırtan çarpıcı itiraflarda bulunuyor.
Kesinlikle nev-i şahsına münhasır biri o. Birincisi çok cesur, ikinci çok dürüst, üçüncüsü de çok direkt. Ve delinin teki, "Herkes lezbiyen olsaydı, ben heteroseksüel olurdum!" diyecek kadar.
Şaka mı yapıyor, dalga mı geçiyor, bütün bunları hafife mi alıyor anlamak mümkün değil. Ama şurası kesin ki, çok zeki. Güner Kuban. Çerkez Ethem'in yeğeni. Ünlü bir aileden geliyor ve iyi bir eğitim almış. Alman Liseli ve ardından Almanya'da mimarlık okumuş. Varlıklı bir aileden gelmiş olmasına rağmen, iki ayağının üzerinde hep durmuş, nesi varsa, kendisi yapmış. Hayat mottosu da şu: "Yaşadığını inkar etmek gurursuzluktur." Hiç kimselere benzemeyen, farklı ve renkli /_newsimages/2300679.jpgGüner Kuban'ın bugün cinsel tercihi, yarın da Çerkez Ethem üzerine anlattıklarını okuyacaksınız...

Hayatta sizi en çok nasıl tanımladılar: a-) Çerkez Ethem'in yeğenidir b-) Lezbiyendir

- İkisi de beni tanımlamak için kullanılır. Aynı yoğunlukta.

Bundan utanıyor musunuz?

- Hem amcamdan hem de cinsel seçimimi saklamamış olmaktan gurur duyuyorum. 

Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

- Çılgın kadının tekiyim! 

"Herkes eşcinsel olsa, ben heteroseksüel olurdum" diyorsunuz. Neden?

- Herkes gibi olmak istemediğim için...

Yani şu mu: "Ben kadınları seviyorum. Çünkü azınlık olmayı seviyorum. Herkesin yaşadığı gibi yaşamamak adına, eşcinsel oldum..."

- Benimki cinsel tercihten çok, yaşam biçimi seçimi. Ben kadınlarla yaşamayı seçtim. Erkek arkadaşlarımı çok sevmeme rağmen onlarla dost kalmayı tercih ettim, ilişkiye girmedim. Zaten bütün yaşamımda dostlukla sevişmeyi ayırdım. Benimle sevişmek isteyen kadın dostlarımın, bu isteklerini geri çevirdiğim için hiç pişman değilim.

Kadınları sevdiğinizi sağır sultan bile biliyor, hem de yıllardır. Hiç mi "Aman açıklamayayım, bana zarar verir" demediniz?

- Ben kimseden, hiçbir şeyi saklamayacak kadar cesur biriyim. Hiçbir şeyi gizlemedim. İkiyüzlü değilim, anlatabiliyor muyum? Lezbiyen oldukları için korkular yaşayan birçok genç kadından mail geliyor, onları yüreklendirmemi istiyorlar. Onlara yanıtım: "Ben kimseye sormadım" oluyor. Ben, her şeye göğüs gerecek kadar güçlüydüm. Kocalar bana asılırken, eğer güzelse ben de karılarıyla sevişiyordum. 

Eeee? Olay çıkmıyor muydu?

- Hayır. Yalnız Türk toplumu değil bütün dünyada erkek bu konuda çok toleranslıdır. İki kadının sevişmesi onları rahatsız etmiyor. Bana çok kolaylık sağlayan bu yaklaşımdan, hiç şikayetçi olmadım tabii.

Hiç kimse arkanızdan konuşmuyor muydu, dedikodu yapmıyor muydu?

- Doğrusu istersen, umurumda bile değil. Hollanda televizyonları hep şu suali sorardı: "Cinsel tercihiniz Türkiye'de nasıl karşılandı?" " Ne iş ne de sosyal yaşamda hiçbir sorun yaşamadım" diyordum. Onların işine gelen bir yanıt değil tabii. "Türkiye'de bir lezbiyen olarak itildim, kakıldım, dışlandım, aşağılandım, saçlarımdan sürüklendim!" dememi istiyorlar.

Kadın eşcinsellere, farklı mı bakıyor bizim ülkemiz?

- Evet. Görünürde erkek eşcinsellerden ne kadar hoşlanmıyorlarsa, kadınları da o kadar anlayışla karşılıyorlar. Dühul olmadığı için belki de zararsız bir ilişki biçimi olarak algılanıyor. Ve tabii iki kadının bir arada olması, erkeklerin çoğunluğuna çok estetik ve hatta tahrik edici geliyor. Bir erkek, karısının bir erkekle birlikte olduğunu öğrenirse çekip vurur, ya da en azından aklından vurmayı geçirir. Ama karısı bir kadınla birlikteyse, bir kadınla sevişiyorsa, hoş görebilir. Hatta, "İmkan olsa da, ben de aralarına karışsam" diye düşünür. Aslında sadece bizde değil, bütün dünyada böyle.

Peki sizce, iki kadının aşkı gerçekten "zararsız" mı?

- Aşk, aşktır! Aşkın, zararlısı olur mu? Kadının, gerçek eşini bulduğunda erkekten soğuduğuna çok şahit oldum.

Siz bu durumdan kendinizi nasıl koruyordunuz?

- Sevgilim bir erkekle evliyse mi? Kimseyi kocasından boşatmak istemedim ama birkaç kere oldu...

Nasıl yani?

- Homolulu, bütün dünyada çok ama çok popüler bir kulüptü. Hollanda için bile ileri bir yerdi. Lezbiyenler, gay'ler, heteroseksüeller bir arada eğlenirlerdi. 200 küsur boşanma oldu 22 yılda.

Sizin yüzünüzden mi?!

- Yok canım, neden benim yüzümden olsun! Karı- koca geliyorlardı başta. Çoğunlukla kadın veya erkek sempatizan oldukları için merak duyguları onları Homolulu'ya getiriyordu. İlk başta erkeğin de hoşuna gidiyordu karısının bir kadınla öpüşmesi, hatta evlerine gitmesi. Bu hoşgörü ve eğlence aylarca sürüyordu. Ama eğer kadın, bu süre içinde gerçek eşine rastladıysa, işte o zaman işler değişiyor, yalnız gelmeye başlıyordu. Kocasıyla geldiği zaman, biz de yalana ortak oluyorduk, neredeyse bütün bir hafta her gece bizim kulüpte aynı kadınla olduğunu gizliyorduk. Daha sonra birbirlerinden kopuyor, ayrılıyorlardı.

EN BÜYÜK AŞKIMLA 50 YILDIR DOSTUZ

Hayatınızın büyük bir kısmı yurt dışında geçti. Orada bir lezbiyen olarak daha kolay bir yaşam sürebileceğiniz için mi?

- Yok canım. Kaçmak gibi bir derdim hiç olmadı. Alman Lisesi'ni bitirdikten sonra Almanya'da mimarlık okudum. Ve Türkiye'ye döndüm. Turizm Bankası'nın mimarlığını yaptım. Fakat iş hayatındaki ikiyüzlülük beni tiksindirdi. Lezbiyen olmamla alakası yok yani. İş ahlakı yoktu o yıllarda. "Ben bu mantalitedeki insanlarla bir arada olamayacağım" dedim ve gittim. Paris'te Los Angeles'ta mimarlık yaptım, sonra Amsterdam'da önce turistik bir merkez sonra da Homolulu'yu açtım ve 22 yıl yaşattım. Homolulu'nun içinde olduğu tarihi binanın sahibi bendim. Ve birkaç yıl sonra, üst katta yalnız kadınların girebildiği Victor-Victoria adlı kulübü açtım. Aynı zamanda Miami South Beach'de Le Club adlı piyano bar ve restoranım vardı. 

Amsterdam'da yaşadığınız yoğun bir aşkı, Türkiye'de de yaşayabiliyordunuz?

- E ne zannettin, tabii ki! Hollanda'da ne oluyorsa, Türkiye'de neden yaşanmasın? Çoğunlukla Türk lezbiyenleri aile ve sosyete baskısından korktukları için gizleniyorlar, tek fark bu. Yoksa insan, her yerde aynı. Hayatımın en büyük ve en uzun aşkını burada yaşadım. Salaklık edip, aldattım onu. Ve beni asla affetmedi. Bir daha sevgili olmadı benimle. Ama 50 yıldır dostuz. Pişmanlık abidem birazdan beni almaya gelecek tanışırsın, dünyanın en güzel kadınıdır.

ANNEM HAYAT BOYU SORMADI 

Gay olduğu halde gizleyenler...

- Hiç sevmem onları. Kimi kandırmaya çalıştıkları da belli değil. Benim yaşam prensibimi Mevlana dile getirmiş: "Göründüğün gibi yaşa veya yaşadığın gibi görün."

Ne zaman fark ettiniz, erkeklerin zerre kadar ilginizi çekmediğini...

- Benden 30 yaş büyük, annemin arkadaşı, Türkiye'nin ünlü ve sayılan bir yazarı olan o kadınla yaşadığımız o unutulmaz gecenin sabahında!

Erkeklerden darbe yiyen kadınlar, hayal kırıklığı yaşayanlar, aradığını bulamayanlar lezbiyen olur diye bir şey var mı? Yani: "Hiçbir erkek onu mutlu edemedi, o da çareyi lezbiyen olmakta buldu!"

- Tamamen saçmalık. Böyle bir şey yok. Üstelik ben severim erkekleri. En yakın dostlarım erkektir. Ama ben kadınlarla yaşamayı tercih ediyorum. Cinsel seçimden çok, bir yaşam biçimi bu sözünü ettiğim...

Bedel -medel de ödemediniz?

- Şimdi yakın arkadaşlarımdan biri yanımızda olsa, "Kardeşim ne bedeli?" der ve güler, "Gitti Avrupa'da zamanının en marjinal kulüplerinden birini açtı, hem sayısız kız arkadaşı oldu, hem de tonla para kazandı..."

Bu tespit doğru mu?

- Kısmen doğru. Ama ben mimarlıktan da kazandım...

Peki anneniz?

- Annem hayatım boyunca cinsel seçimimi sormadığı gibi herhangi bir imada da bulunmadı. Üstelik birlikte yıllarca yaşadığım kız arkadaşım olduğunu bilmesine rağmen. Sanırım, benim özelime saygı gösterdi. Ben annemi çok sevdim ve yaş farkımız çok olduğu için saygıyı korumayı tercih ettim. Ama yaşamımı da kendi istediğim gibi sürdürdüm.

Annemiz dışında bütün dünyayla yüzleştiniz yani?

- Evet! Ama yüzleşmeyi tercih etmeyen, benden çok annemdi. Ben de onun bu seçimine saygı duydum. İnsanlar, çocuklarıyla ilgili bazı şeyleri görmezden gelmek isteyebilir...

Erkekler beni baştan çıkarmaya çalışırdı ben onların karılarını eğer güzellerse tabii...

Bu kadar sivri ve cesur olmanızın sebebi ne?
/_newsimages/2300680.jpg
- Benim doğam böyle...

Hep mi böyleydi sizin doğanız!

- Cesur olmak, insanın istekleri doğrultusunda yaşamaktır. Ben bunu yapabildim. Lisedeki sevgilim, "Ben evleniyorum" demişti, "Delirdin mi, kadınları sevdiğin halde evlenmene ne gerek var?" diye sorduğum zaman, "E alışverişi kim yapacak, onu bunu kim alacak?" dedi, ben de ona saçmaladığını söyledim.

Eeee?

- Sonradan Türkiye'nin ünlü bir yazarı olan bu sevgilim, ağabeyimle; ben de okulda bana aşık olan spor hocamla aynı günde evlenerek, dördümüz aynı evde yaşamaya başladık. Gerçekten "çapraz" diye tanımlayabilirdik bu yaşamı.

Bir adam niye kabul eder ve evlenir ki sizinle? Belli ki, adamlara karşı herhangi bir ilginiz yok...

- Oooo, ben çok evlendim! Erkekler çok tatlıdır, hálá beni değiştirmeyi denerler. Gençken çok güzel bir kızdım. İlk kocam Burhan, okuldan jimnastik hocamdı. Bana aşıktı. Ona açık yüreklikle, kadınları tercih ettiğimi söylediğim halde, "Ben sana kendimi sevdiririm" demişti.

Sevdirebildi mi?

- Yok canım, Burhan şeker çocuktu, ama onunla hiç birlikte olmadım. Evliliğimiz kağıt üzerinde kaldı.

Ama hepiniz, muhteşem 4'lü olarak aynı evde yaşıyorsunuz! İnsanların tepkisi?

- İnsanların tepkisi beni hayat boyu ilgilendirmedi!

İkinci evliliğiniz peki?

- İkinci evliliğim, Hollanda'ya yerleştiğim zaman oldu. Üçüncüsü ise Amerika'da...

Ayıptır sorması, niye evleniyorsunuz ikide bir?

- Geçenlerde yeğenime de, "Ne bu ya!" dedim, "Bütün yaşamımda evli oldum!" Artık bekar olmak istediğimi söyledim. Tabii laf olsun diye yapılmadı o evlilikler, ben Paris'te mimarlık yapıyordum. Bir gün Amsterdam'a geldim ve kendi kendime "İnsanların hemcinslerine alıcı gözüyle baktıkları bu şehirde yaşayayım. Burası müthiş bir yer!" dedim. Önce haftada bir, sonra ayda bir derken, baktım ben sürekli Paris-Amsterdam arası mekik dokuyorum. Amsterdam'a yerleşince, bir yabancı olarak işyeri açmamın imkansızlığını gördüm. Tek çare evlenmemdi. Yine kağıt üzerinde evliydim tabii. 

Hayatınız boyunca, hiç mi bir adamla beraber olmadınız?

- "Seviştin mi?" diye soruyorsan, tabii ki seviştim, cinselliğe çok meraklı bir çocuktum. Fakat yaşamım boyunca hiçbir erkeğe aşık olmadım. Erdoğan vardı bizim gençliğimizde, zamanın bütün ünlü artistleri bile onunla yatağa girmişlerdi. Mavi gözlü, uzun boylu çok yakışıklı bir çocuk. Her akşam yanak yanağa dans ettiğimiz halde onunla yatmayan tek kadın bendim. O evlenip ayrıldığı halde, kendini yalnız beni sevdiğine inandırmış. Geçen hafta Avusturalya'dan geldi ve beni yeni sevgilimden istedi. 23 Aralık'ta Sidney'de beni bekliyor. Nikah şahidim olacak mısın?

ŞİMDİ LEZBİ DEMEK MODA

Lezbiyen, sevici, lezzo... Bunlardan hangisi sizi rahatsız ediyor?

- İkinci ve üçüncü. Ben "Lezbi"yi seviyorum, şimdi o popüler.

Türkiye'de lezbiyenlere bakış açısı..(Ada Türkbir)