18 Eylül 2014 Perşembe

LGBTQ hakkındaki her şey(Genel ve Bilinmedik);

LGBT AÇILIMI; LGBT (ya da GLBT), "lezbiyen", "gey", "biseksüel" ve "transgender" kelimelerinin baş harfleridir. Bu bazen LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel veya travesti) şeklinde de yazılır 1900'lardan itibaren kullanılmaya başlayan "LGBT", eşcinsel hakları mücadelesinde kullanılan çatı kelimedir. Eşcinsel hareketi olarak adlandırılan LGBT hareketi, eşcinsel kelimesinin travesti, transeksüel ve biseksüelliği kapsamıyor oluşu nedeniyle çatı kelime olmaktan çıkmıştır. Hareket GLBTT kelimesini kullanmaya başlamış ancak lezbiyenlerin toplumda "yok" sayılıyor oluşu sebebiyle, L harfi başa alınmış ve kadınlara bir tür pozitif ayrımcılık yapılmıştır. Yurtdışındaki bazı örgütler bu çatı kelimeye daha sonradan interseksüelleri temsilen I ya da queeri temsilen Q harflerini eklemişlerdir.

ETİMOLOJİ; Yaygın olarak kullanılan ilk terim "eşcinsel" olmuş, cinsel devrimlerden önce ve süregelen homofobi için olumsuz çağrışımları taşımak için düşünülmüş ve yerini eğilimine göre belirleyen sözcükler almıştır. Bunlar; lezbiyen, gey, transeksüel gibidir. Lezbiyenlerin kamudaki söylevleri ve geylerden farklı olarak farklı cinsel aktiviteleri bazı lezbiyen-feministlerin geyler aleyhine ayrılıkçı, öfkeli görüşler düşünmesine neden olmuştur.
LGBT bireyler günümüzde tanımlanmakta olup, zaman içinde genel toplum anlayışına aksi marjinal bireylerin de açık desteğini almakta olan eşcinseller toplum tarafından marjinal bireyler olarak nitelendirilmektedir. Ancak halen dünya genelinde bireyler toplumun sözlü ve cinsel tacizine uğramaktadır. Transseksüel aktris Candis Cayne'ın 2009 yılında dediği gibi; "Biz hala açıkça taciz edilebilir bireyleriz".

TARİHİ; İnsanlık tarihi kadar eski LGBT ve eşcinsellik eski kaynaklarda M.Ö. 2000-3000 arasındaki döneme kadar uzanan LGBT'nin tarihi ile ilgili en eski yazılı belgeler Eski Mısır, Sümerler ve Hititlere uzanmaktadır. Bazı Mezopotamya tapınaklarında, yakın zamana değin Hindistan'da süren bir uygulamaya benzer biçimde, kutsal fahişelerin yanı sıra kültün hizmetine verilmiş eşcinsel fahişeler bulunmaktaydı. Yine LGBT tarihinde özel bir önemi olan iki eski Doğu halklarından Hititler ve Yahudiler tarihte yer almıştır. M.Ö. 1400'lerden kalma bir Hitit yasa derlemesinde erkekler arasında evliliğe izin veren bir madde belirlenmiştir. Bu yasa tarihte eşcinsel evliliğe izin tanıyan ilk yasa olma özelliğinide taşımaktadır. Bir diğer topluluk; Yahudiler ise eşcinselliğe karşı yürüttükleri mücadeleyle tanınırlar. Batı uygarlığının eşcinselliği mahkum etmesinin temelinde önce Musevilik, daha sonra Hıristiyanlık kaynaklarında yer alan bu mücadele yatmaktadır.
Akdeniz uygarlığında "LGBT" ve eşcinselliğin göreceli olarak daha serbest olduğu, sosyal açıdan kabul gördüğü, hatta bazı boyutlarıyla yüceltildiği bir ülke de Antik Yunanistan olup burada pederastik (Türkçe: erkeklerle genç erkekler arasındaki ilişki ve aşk veya (Türkçe: kadınlarla başka kadınlar arasındaki ilişki ve aşk) edebi, sanatsal ve felsefi konuılarda saygınlık kazanmıştır. Yine Eski Yunan sanatının büyük bölümünde eşcinsellik bir esin kaynağı olmuştur. Sanatta çıplak, yarı çıplak erkek figürleriyle başlayan bu akım, M.Ö. 4. ve 5. yüzyıllarda heykel sanatıyla daha da ilerlemiş ve tarihte bir daha eşine ulaşılamayan bir yoğunluğa ulaşmıştır. Eski Yunan şiirinde de eşcinselliğe dayanan esinin büyük yeri vardı. Ama yalnızca erkek eşcinselliği değil, kadın eşcinselliği de işleniyordu. Kendiside biseksüel olan Sappho'nun şiirleri bunun kanıtıdır. Tarihi kaynaklarda Sapp­ho'nun Midilli (eski adıyla: "Lesbos")'ta sa­de­ce kız­ öğrencilerin eği­tim gör­dü­ğü bir cim­naz­yu­mu bulunmaktaydı. Ken­di­sinin de eş­cin­sel olduğu düşünülen Sapp­ho'nun cim­naz­yu­mu, öğ­ren­ci­le­ri ara­sın­da eş­cin­sel iliş­ki ya­şan­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le hal­kın ve yö­ne­ti­ci­le­rin tep­ki­si­ni çek­miş ve ada­da eşcinsel olduğu düşünülen kişilere karşı homofobik olay­lar ya­şan­mış­tı. Yine Sappho yazdığı şiirlerinde, kadın arkadaşlarına ve öğrencilerine tutkuyla ve aşk ile seslendiği için onun lezbiyen olduğu düşünülerek Lesbos Tiranı tarafından Sicilya'ya sürgüne gönderilmiştir. Sappho bir şiirinde imge olarak eşcinselliğe atıfla şöyle yazmıştır;
"Dön yalvarıyorum sana,
Süt beyazı tuniğini giyerek.
Ah güzel endamını nasıl bir ateş sarıyor,
Baştan çıkarıcılığın karşısında her kadın titrer" (Sappho)


Antik Yunan'da, “tribades” denilen kadınlarla cinsel ilişki kurmaya, erkeklerle olduğundan daha fazla düşkün olan kadınlar için kullanılmış terimde eski kaynaklarda yer almaktadır. Yine cumhuriyet dönemi Roma Uygarlığı'nda eşcinsel ilişkiler sert bir baskıyla karşılanıyor, bu baskı sadece bir Roma vatandaşı söz konusu olduğunda uygulanıyor, eşcinsellik bütünüyle yadsınmıyordu. Antik Çin'in bütün tarihi boyunca, özellikle Han hanedanı döneminde (MÖ. 206 - MS. 220) eşcinsellik çok yaygındı. Feodal Japonya'da askeri çevrelerde eşcinsellik tipik bir olguydu. Akdeniz Bölgesi'nde ise ortaçağ Arap uygarlığında erkekler arasında eşcinsel ilişkilerden esinlenilen bir şiir geleneğinin geliştiği bilinmektedir. Yine bu konuya ilişkin birçok anekdot vardır. Binbir Gece Masalları okunduğunda, Arap toplumunda eşcinselliğin konumuna ilişkin bir düşünce edinilebilmektedir. Arap ülkelerinde erkekler arasında eşcinselliğe ait gelenekler günümüze kadar sürmüştür. Afganistan'da, kadın gibi giyinmiş ve makyajlı oğlanlar, ondokuzuncu yüzyıla kadar zengin erkeklerin haremlerinin bir parçasıydılar. Kaşif Richard Francis Burton bir yazısında Afganistan'daki bu durum için şöyle yazmıştır:
"Afganlar büyük ölçüde ticari gezginlerdir. Her bir kervanda neredeyse tümüyle kadın giysileri giymiş oğlanlar ve gençler vardır. Gözleri sürmeli, yanaklarına allık sürülmüş, uzun bukleli, kınalı parmakları, görkem içinde develerini süren bu oğlanlara gezgin karılar denir, kocaları yanlarında sabırla uzun yolculuğa katlanırlar."

Hıritiyanlığın eşcinselliği yasaklamasına karşın, Batı ülkelerinde de ortaçağ boyunca eşcinsel ilişkilerin, çok yaygın olmamakla birlikte, sürdüğü bilinmektedir. Papa ve kardinallerin yasakları, mahkeme kararları ve infazlar bu yasaklara karşın LGBT'ler arasında cinsel ilişki ve aşkın varlığını sürdürdüğünü kanıtlamaktadır. Yine Rönesans'ın sürdüğü 15. ve 16. yüzyıllarda eşcinselliğin Eski Yunan'ı anımsatan bir biçimde canlanmasını getirdi. Rönesans Avrupası'nda eşcinsel olan ya da bu eğilimi heteroseksüel ilişkiyle birlikte sürdüren pek çok ünlü kişi vardı. Aynı durumun modern çağ için de geçerli olduğu söylenebilir. 1968'deki cinsel devrimden ve 1969'daki Stonewall ayaklanmalarından önce toplumda LGBT bireyler için aşağılayıcı kelimeler, polis şiddeti, antipati ve homofobi vardı. Cinsel yönelim kavramı heteroseksüellik ile özdeşleştirilmişti. Cinsel devrimlerin ardından hızla büyüyen LGBT hak mücadelesi Batı Avrupa'dan başlayarak dünya çapında (Kuzey ve Güney Amerika, Avustralya, Orta ve Doğu Avrupa) kabul görmeye başlarken; Güney Afrika, İsrail, Filipinler, Güney Kore, Japonya, Nepal ve Tayvan dışındaki Afrika ve Asya ülkeleri eşcinselliği suç kabul etmek, cinsiyet düzeltme ameliyatlarına izin vermemek gibi ayrımcı uygulamaları sürdürmektedir.
Stonewall ayaklanmalarıyla beraber içe kapanıklığın dışa açılımı 1970'lerin sonu ve 1980'lerin başında başlamış, LGBT bireyler için bir algı değişimi olmuş; bazı gey ve lezbiyenlerin toplumsal ilk kabulleri yaşanmış, biseksüel ya da transseksüel kişiler de hak ve kabul için çeşitli aktivitelerde bulunmuş ve örgütlenmeler yoluna gitmiştir.


KÜLTÜR; Cinsel kimlik ve yönelimi lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (travesti, transseksüel) bireylerce düzenlenen etkinlikler, aktiviteler veya yine LGBT ile ilgili yapılanlar ve yapılacakları tanımlamakta genel adlandırma "LGBT kültürü"dür. Terim eşanlamlı olmadığı hâlde yine bu kavramı tanımlamak için "Gey kültürü" adıda kullanılır.


HAKLAR;

Ülkelerine göre LGBT hakları;

Lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (LGBT)'yi etkileyen yasalar ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye çok büyük farklılıklar gösterir. Kimi ülkeler eşcinsel evlilik, medeni birliktelik gibi hakları tanırken kimi ülkelerde ölüm cezası başta olmak üzere çeşitli cezalar uygulamaktadır. LGBT bireyler ile ilgili yasalardan bazıları LGBT evlat edinme, göç hakkı, Cinsel yönelimler ve askerlik hizmeti, ayrımcılık karşıtlığı, bireylere karşı şiddet, nefret suçları, oğlancılık (sodomi) ve adil, eşit olmayan reşit olma yaşı gibi yasalardır.
Birleşmiş Milletler, 2011 yılında LGBT bireylerle ilgili ilk önergesini yayınladı ve bunu nefret suçları, eşcinselliğin yasaklanması ve ayrımcılığın da dahil olduğu LGBT bireylere yönelik şiddetin belgelenmesi ile ilgili raporlar izledi.

Anketler;  ' http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Clkelerine_g%C3%B6re_LGBT_haklar%C4%B1 '

Günümüzde resmi bir heteroseksist ayrımcılığın bulunmadığı 17 ülke vardır. Bunlar Arjantin, Belçika, Birleşik Krallık, Brezilya, Danimarka, Fransa Kanada,İspanya, İsveç, İzlanda, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Güney Afrika, Uruguay ve Yeni Zelanda'dır. Bu tam anlamıyla ayrımcı olmama durumu evlilik ve evlat edinme haklarını da kapsamaktadır. Bu ülkeler dışında Portekiz'de de evlilik hakkı vardır; ancak Portekiz evlat edinme hakkını tanımamaktadır.

LGBT sosyal hareketleri;

LGBT'ler arasında aktivist veya sosyal hareketin sıkça belirtilen bir amaç, LGBT kişiler için sosyal eşitliktir; bazı kişiler ayrıca LGBT toplulukları geliştirmek ya da daha geniş toplumu cinsel baskılardan kurtarmak için çabalamışlardır. Günümüzde örgütlenen LGBT hareketleri lobicilik ve sokak yürüyüşleri; sosyal gruplar, destek grupları ve topluluk etkinlikleri; dergiler, filmler ve edebiyat; akademik araştırma ve yazı; ve iş faaliyetleri gibi çok çeşitli siyasî eylemcilik ve kültürel faaliyetlerden oluşur

Onur yürüyüşü; Onur Yürüyüşü, her yıl Haziran ayının sonlarında dünya genelinde kutlanan ve Stonewall ayaklanmasının yıl dönümünde gerçekleştirilen bir dizi etkinlikler ve törenler bütünüdür. LGBT topluluğunda onur yürüyüşü veya gey onur yürüyüşü gibi isimlerle de bilinir. Bir dizi etkinliklerin ve geçiş törenlerinin gerçekleştirildiği etkinlikler Stonewall ayaklanmaları anısına gerçekleştirilmektedir. Tarih; 1969 yılında Stonewall Inn adlı barda baskı, şiddet ve ayrımcılığa dayanamayan eşcinseller ayaklanmış, kendileri üzerinde baskı kuran polisi bara hapsetmiş ve 4 gün boyunca sokaklarda çatışılmış, eylemler yapılmıştır. LGBT mücadelenin dönüm noktalarından biri olan gün dünyanın her yerinde onur haftası, gey onur, LGBT onur ve onur yürüyüşü gibi adlarla kutlanır. Burada kastedilen onur, kişinin kendi oluşunun onurudur, kendi varoluşundan utanmayışının yansımasıdır.

Türkiye'de Onur Haftası 1993'te ilk defa "Cinsel Özgürlük Haftası" adı ile  kutlanmak istenmiş, ancak dönemin İstanbul valiliğinin izin vermemesi ve yurtdışı konuklarını sınırdışı etmesi sonucu etkinlikler o yıl gerçekleştirilememiştir. Yurtdışından gelen konukların sınırdışı edilmesi ve gelişen olaylar sonucunda LGBT hakları için Lambdaistanbul ve Kaos GL'nin temelleri atılmıştır.
Bir hafta boyunca çeşitli LGBT ile ilgili paneller, film gösterimleri, tiyatrolar, konserleri ve partiler gibi bir dizi etkinliklerin gerçekleştiği bu haftaya Türkiye ve diğer ülkelerden insanlar katılmaktadır. Birçok araştırmacı, yazar, politikacı ve sanatçının yer aldığı paneller 2007 yılında Fransız Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilmiştir.

Ülkelerine Göre Onur Yürüyüşü;

Türkiye;1993 yılından bu yana; 2005 yılından beri ise Türkiye'de Onur Yürüşleri düzenli bir şekilde yapılmaya başlanmıştır. Onur Haftası'nın pazara denk gelen son günü saat 15.00 da gerçekleştirilir. İstanbul'da genelde Taksim Meydanı'ndan, Şişhane'ye doğru bir dizi etkinliklerle yürünür. 2007'de 25 metre uzunluğunda bir Gökkuşağı bayrağı açılmış, gerçekleştirilen yürüyüş kortejine çeşitli sahne kıyafetleri, elbiseler ve gelinlikler giyerek müzikler eşliğinde yürüyen yaklaşık 1500 kişi katılmıştır. 2012 yılında o güne kadarki en fazla katılımı alan yürüyüşe 20.000 kişi katılmıştır. Türkiye'de Onur Yürüyüşleri Ankara, Antalya, Bursa, Hatay ve 2013 yılında ilk kez İzmir olmak üzere farklı şehirlerde farklı adlarla kutlanmaktadır.


Sloganlar;

Onur Yürüyüşlerinde LGBT topluluğunca çeşitli görsel, işitsel ya da yazılı sloganlar atılır. 2007 yılı ve sonrası yıllarda İstanbul'da gerçekleştirilen Onur Yürüyüşlerinde atılan bazı sloganlar;





"Velev ki ibneyiz!"
"Susma haykır, eşcinseller vardır"
"Susma haykır, lezbiyenler vardır"
"Eşcinseller susmayacaklar, susmayacaklar, susmayacaklar"
"Ayşe Fatmayı, Ahmet Mehmedi; birbirlerini sevebilmeli"
"Teşhirci değil travestiyiz"
"Okulda,işte,mecliste eşcinseller her yerde; kabul et ya da etme, eşcinseller her yerde"
"Çürük değil eşcinsel"
"Kurtuluş yok, tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz"
"Nerdesin aşkım? Burdayım aşkım"
"Freddie Mercury'nin askerleriyiz".
"Faşizme karşı bacak omuza"

Hormonlu Domates Ödülleri;2005'ten bu yana İstanbul Onur Haftası etkilerinin bir parçası olarak verilmekte olan Hormonlu Domates Ödülü ilk olarak "hormonlu tavuk yemeyin, eşcinsel olursunuz" diyen Erman Toroğlu'ya verilmiş, ödülün isimlendirilmesinde ilham kaynağı bu homofobik söz olmuştur. Ödülün verilmesinde amaç medya, kurum, kuruluş ya da bireylerin yaptığı homofobik, ayrımcı sözlerine ve tutumlarına dikkat çekmektir. Hormonlu Domatesler, İstanbul Onur Yürüyüşünün ardından verilir

Tartışmalar; (Sosyal medya)
AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirilen LGBT onur yürüyüşünden sonra Twitter’daki hesabından "“İstiklal'de yürüyen ayolcular, o cadde zaten günboyu sürekli kalabalık, sıkıyorsa Kazlıçeşme'de bir toplanın çapınızı çevrenizi bir ölçelim" yazması tepki çekti. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in de Twitter hesabından yürüyüşe katılan Hüseyin Aygün için; "Hüseyin Aygün sen gay mısın? Yanlış anlama sadece merak ediyoruz" şeklinde bir twit atması tepki topladı.