17 Aralık 2014 Çarşamba

Gökkuşağı filmleri 2;

1) Ontem (2010)
2) İ hate Tommy Finch(2012)
3) To here knows when (2015 'yakın zamanda yayınlanacak')
4) Ashley (2013)
5) A perfect ending (2012)
6) Submerge (2013)
7) Lost and delirious (2001)

Bir psikoterapist veya danışman olarak "iyileştirici terapi"/ "onarım terapisi" uygulama ve yöntemlerini savunmak ve bunların propagandasını yapmak, sadece bilimsel olmamakla kalmayıp aynı zamanda etik de değildir.


Son zamanlarda Onarım Terapisi (İngilizcesi: Reperative Therapy) adıyla anılan bir yönteme rastlanmaktadır. Bu internet sayfalarında bazı insanlar cinsel yönelimin/kimliğin onarım terapi vasıtasıyla değiştirilebileceğine inanmaktadırlar. 21’inci yüzyılda bile hala daha eşcinselliğin iyileştirilebilecek bir hastalık olduğuna inanan insanlar bulunduğunu görüyoruz. Bu insanlar tüm insanların heteroseksüel olduğuna ve heteroseksüel olan insanların psikolojik bozukluklar (psişik hastalıklar) nedeniyle homoseksüel olduklarına inanıyorlar. Bu kişiler, “hasta” olan eşcinsel insanlara İyileştirici Terapi ya da Onarım Terapisi olarak anılan bir terapi uygulamaları gerektiğini ve bu sayede eşcinselliğin giderileceğini ve onları tekrar “sağlıklarına” kavuşturacaklarını, iddia ediyorlar. Böyle bir teşebbüsün “Terapi” tabiri ile isimlendirilmesi bir yanlış anlamanın neticesidir. Zira burada kullanılan yöntemlerin hiçbiri, bir hastalığın iyileştirilmesi veya tedavi edilmesine yönelik bilimsel olarak kabul görmüş yöntemler arasında yer almamaktadır ve diğer konuların yanı sıra eşcinsellik zaten bir hastalık değildir. İnsanı hasta eden maruz kalınan yasaklar, suçlamalar, aşağılamalar ve ayrımcılıktır. Daha önceden depresyon vb. gibi semptomlarla Terapistlere başvuran eşcinseller; elektroşoklar, beyin ameliyatları, hormonlar veya yıllar süren psikoterapiler ile heteroseksüel olmaları için tedavi edilmeye çalışılmıştır. Ancak tüm bu çalışmalar her zaman “Hastaların” tedavisinde başarısızlık ve “Terapistlerin” ekonomik durumlarının tahsil ettikleri yüksek vizite ücretleri ile daha da iyileşmesi ile sonuçlanmıştır. Bu “Tedavilerin” hepsi başarısız olmuştur. Çünkü bu tür rahatsızlıkların (depresyon vb.) gerçek nedeninin, gey veya lezbiyen olmakla hiçbir ilişkisi yoktur. Bu neden, toplumun eşcinselliği aşağılayan ve bu insanların sadece sonuçta tedavi edilmesi gerektiğine inanan hastalar olduğu yönündeki değerlendirmesinde yatmaktadır. Hiçbir yerde eşcinselliğin depresyona veya diğer bir başka ruhsal rahatsızlığa neden olduğu yazmamaktadır. Heteroseksüellik de buna neden olmaz.
Size onarım terapisi olarak anılan bu sözde uygulama hakkında bilgi vermek istiyorum.

Sözde iyileştirici terapi (aynı zamanda, dönüştürme terapisi) olarak da anılan bu uygulama, ex-gey hareketlerinin tedavi edilmesine yönelik psikoterapik temeller ve faaliyetler dikkate alınarak uygulanan tedavi işlemidir. Amaç: Eşcinselliğe yönelik cinsel eğilimlerin, heteroseksüellik yönelik yönünde değiştirilmesidir. Avrupalı ve Amerikan Psikoterapist Meslek Organizasyonları iyileştirici tedavileri kabul etmemektedir; çünkü bu tedavi uygulamalarında eşcinsellik yanlış şekilde bir fonksiyon bozukluğu olarak gösterilmekte ve eşcinselliğin değiştirilmeden geçmeyeceği görüşü savunulmaktadır. Alman Federal Hükümeti´nin bu konudaki açıklaması şudur: “Bu terapilerin uygulandığı çok sayıda insanda olumsuz ve zararlı etkiler görülmüştür."

“Federal Hükümet, eşcinselliğin ne bir terapi gerektiren bir durum olduğu, ne de bir terapi ile değiştirilebileceği görüşündedir. Eşcinsellik, 20 yılı aşkın bir süredir psikiyatri, psikoterapi ve psikoloji alanındaki bilim adamların büyük çoğunluğu tarafından bir hastalık veya rahatsızlık olarak görülmemektedir. Bu nedenle eşcinsellik ,1974 yılında Amerikan Psikiyatr Birliği (APA) tarafından Hastalık Teşhis Sınıflandırma sistemleri olan “Psişik Bozuklukların Tanı Teşhis ve İstatistik Kılavuzundan” (DSM) ve 1992 yılında da Dünya Sağlık Organizasyonunun Tanı Teşhis Kataloğundan (Hastalıklara İlişkin Uluslararası Sınıflandırma, ICD) çıkarılmıştır. Psikiyatrik ve psikoterapik ihtisas alanında, geçmişte yaygın olarak eşcinselliğin psikoseksüel gelişim bozukluğu probleminin belirleyici bir patolojisi olduğu görüşünün deneysel veriler vasıtasıyla desteklenmemesi nedeniyle, o zamanda bu yana durum yeniden düzenlenmiştir. Özelikle 60’lı ve 70’li yıllarda homoseksüel cinsel davranışların veya eşcinsel eğilimlerin değiştirilmesini hedefleyen ve “Geri Dönüştürme” veya “İyileştirme” veya “Onarım terapileri" olarak anılan pek çok sözde uygulama halka sunulmuştur. Oysa ki bu yanlış uygumaları günümüz bilim dünyası kabul etmemektedir. Bunun temeli, bu terapileri gören çok sayıda kişide olumsuz ve zararlı etkilerin (örneğin sonu intihara kadar varabilen korkular, sosyal tecrit ve depresyonlar) ortaya çıkması ve vaat edilen “İyileşme” beklentilerinin hüsranla sonuçlanması dolayısıyla yürütülen yeni bilimsel araştırmaların sonuçlarına dayanmaktadır. Bu tip Dönüştürme Terapileri olarak anılan sözde uygulamalar, organizasyonlar veya gruplar vasıtasıyla sunulduğunda ve talip olunduğunda, genellikle burada deneysel ve bilimsel dayanakları bulunmayan dini veya ideolojik motifler rol oynamaktadır”.
Onarım terapisi Joseph Nicolosi tarafından kullanılmakta ve yayılmaktadır. Peki, bu Joseph Nicolosi kimdir?

Joseph Nicolosi Amerikalı bir psikologtur ve Amerika‘da Ulusal Eşcinsellik Araştırma ve Terapi Cemiyeti adı altında bir dernek kurmuştur. Dernek, eşcinselliği değiştirilebilir bir eğilim olarak görmektedir. Onarım terapi temsilcileri, eşcinselliğe önemli ölçüde genetik kaynaklı ve doğuştan gelen bir özellik olarak değil, aksine eşcinselliğin çocukluk ve gençlik döneminde yaşanmış farklı ve karmaşık hayat tecrübeleri ile mizaç özeliklerinin bir kombinasyonu olduğu perspektifinden bakmaktadır. Bu kapsamda eşcinselliği psişik bir hastalık olarak görmektedirler. Ancak Joseph Nicolosi ve derneği bugüne kadar kendi hipotezlerine yönelik hiçbir bilimsel kanıt gösterememiştir.
Onarım Terapisi, Amerika Birleşik Devletlerindeki 10 adet ihtisas birliği tarafından şiddetle eleştirilmiştir.
Bu birlikler şunlardır:
  • Amerikan Pediatri Akademisi (American Academy of Pediatrics),
  • Amerikan Danışmanlık Birliği (American Counseling Association),
  • Amerikan Okul Yöneticileri Birliği (American Association of School Administrators),
  • Amerikan Öğretmenler Federasyonu (American Federation of Teachers),
  • Amerikan Psikoloji Birliği (American Psychological Association),
  • Amerikan Okul Sağlığı Birliği (American School Health Association),
  • İnançlar Arası İttifakı Vakfı (Interfaith Alliance Foundation),
  • Ulusal Okul Psikologları Birliği (National Association of School Psychologists),
  • Ulusal Sosyal Hizmet Uzmanları Birliği (National Association of Social Workers) ve
  • Ulusal Eğitim Birliği (National Education Association).

Bu eleştirileri yönelten kurumlar arasından sağlık ve ruh sağlığı uzmanlık alanlarındakiler, eşcinselliğin bir psişik/ruhsal bozukluk veya yetişmekte olan bazı gençlerde veya herhangi bir kişide eşcinsel isteklerin ortaya çıkmasını anormal bir durum veya ruhsal bir rahatsızlık olduğuna yönelik fikri, geçersiz, dayanaksız ve mesnetsiz bulmaktadır. Bu sözde terapileri yardım arayanlar için faydasız ve tehlikeli bulmaktadırlar. (Bu kapsamda bakınız: Amerikan Psikoloji Birliği )
  • Birleşik Devletler Sağlık Dairesi Başkalığı (Surgeon General of the United States)
  • Amerikan Tıp Birliği (American Medical Association),
  • Amerikan Psikoloji Birliği (American Psychological Association),
  • Amerikan Psikiyatri Birliği (American Psychiatric Association),
  • Amerikan Danışmanlık Birliği (American Counseling Association) ve
  • Amerikan Ruh Sağlığı Birliği (Mental Health America) gibi ihtisas birlikleri oybirliğiyle, Onarım Terapi Uygulamasına karşı olduklarını ve verebileceği muhtemel zararları açıklamışlardır.
  • Şu anda, cinsel yönelimin değiştirilebilmesini sağlayacak hiçbir faydalı terapi yöntemi bilinmemektedir. Amerikan Psikoloji Birliği´nin (American Psychological Association) Yönetim kurulu Başkanı olan Psikoterapist Douglas Haldeman, Onarım terapi olarak adlandırılan bu uygulamaları “Sahte Bilim” olarak adlandırmaktadır. (Bu kapsamda bakınız: http://www.iglss.org/media/files/Angles_41.pdf).
Ciddi bilim adamları ve uzman terapi birlikleri, eşcinselliğin her hangi bir hastalık olmadığı ve hiçbir şekilde terapi gerektirmediği konusunda hemfikirdir. Temel cinsel yönelimin erken dönemde belirlendiğini ve bunun kasıtlı ve bilinçli olarak değiştirilemeyeceğini açıklamışlardır. Ancak bu sözde “Terapilerde” eğer çok fazla baskı uygulanırsa, belki cinsel davranış sadece geçici bir süre için değiştirilebilir; fakat bu kişilerin uyguladıkları “Terapilerin” ağır zararlar verebileceği unutulmamalıdır.
Basel Üniversitesi Klinik Psikoloji alanında profesör olarak görev yapan Prof. Dr. Udo Rauchfleisch bir yazısında şöyle demektedir:
“Cinsel davranış değişikliği genellikle ağır depresyonlar, merkezi özgüven problemleri ve derin çaresizlikle beraber ortaya çıkmaktadır ve bu da, bunlara maruz kalan kişilerin intihara kadar sürüklenmesine neden olabilmektedir. Bir yandan dış dünya ile yaşanan anlaşmazlıklar, diğer yandan kendi içerisinde yaşadıkları ruhsal baskı ve kendi cinsel yönelimine ters bir hayat yaşama duygusu, bu insanların yaşamlarını parçalamaktadır. Bu sözde terapi veya ruhsal yardım müdahaleleriyle bu insanlara açık ve net olarak zarar verilmekte ve Eşcinseller suistimal edilmektedirler”.
Bu sözde iyileştirme terapileri aynı zamanda kişisel haklara da saldırı mahiyetindedir. Eşcinsel olan kişilere yönelik "hasta", "tedavi edilmesi gereken", "arazlı" gözüyle bakılması; bu insanların yok sayılması ve kendi özlerinin değiştirilmeye çalışılması anlamına gelmektedir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, tüm dünya devletleri tarafından ortak değerler olarak kabul edilen insan hakları ilkelerini yansıtmaktadır. Beyanname, tüm insanların hiçbir ayrım gözetilmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olduğunu ilan etmektedir. Buna göre herkes, ırk, renk, CİNSİYET, dil, din, siyasal ya da başka bir görüş, DOĞUŞ, tabiiyet, servet ya da benzeri başka bir statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bu beyannamede ileri sürülen tüm hak ve özgürlüklerden eşit bir şekilde istifade eder.

12 Aralık 2014 Cuma

Google’dan “Aşkı Yasallaştır” Çağrısı;

Google, eşcinselliği suç olmaktan çıkarmak ve dünya çapında homofobiyle mücadele etme amacıyla “Legalize Love” (Aşkı Yasallaştır) çağrısıyla bir kampanya başlatmıştı..
Türkiye’de ve dünyada kampanya basına Google’ın eşcinsel evlilikleri yasallaştırma çağrısı gibi yansısa da, Google bir açıklama yaparak kampanyanın evlilik konusuyla ilgisi olmadığını açıkladı. Kampanyanın amacı LGBT bireylere Google ofisleri dışında da güvenli bir ortam sağlamak.
Kampanyanın açılışı Londra’da çeşitli ülkelerden 100’ü aşkın hak savunucusunu biraraya getirecek “Aşkı Yasallaştır Konferansı” yapıldı.
Kampanya başlangıç olarak eşcinsel ilişkinin suç sayıldığı Singapur ve eşcinsel çiftlerin tanınmadığı Polonya gibi ülkelere odaklandı.
Google LGBT haklarını destekliyor

Google, geçtiğimiz yıldan beri Onur Yürüyüşleri’ni de destekliyor. Ayrıca Google ofislerinde hak savunucuları ve politikacıların katılımıyla LGBT haklarına yöneşik seminerler ve eğitimler de düzenliyor ve LGBT örgütleriyle ortak çalışmalar düzenliyor.
Google’ın LGBT çalışanlarının “Gaylers” adlı bir ağı da var.

Korkmayın, homofobi ve transfobi tedavi edilebilir hastalıklardır;

Homofobi, eşcinselliğe ve eşcinsellere duyulan korku, nefret ve bu duygulara bağlı olarak yapılan ayrımcı davranışlar için kullanılan bir kavramdır. Transfobi ise transeksüel, travesti, transgender, genderqueer gibi trans kimliklere duyulan korku, nefret ve ayrımcı davranışları içermektedir. Eğer homofobi/transfobinden kurtulmak ve tüm cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini kucaklamak istiyorsanız danisma@lambdaistanbul.org mail adresinden Lambdaistanbul Ruh Sağlığı Komisyonu ile iletişime geçebilirsiniz.

Nefret Cinayetine İyi Hal İndirimi;

Geçtiğimiz sene eşcinsel Mustafa Murat Yücel’i öldüren ve müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan C.T., iyi hal indirimden yararlandı.
Geçtiğimiz sene eşcinsel Mustafa Murat Yücel’i öldüren C.T., “iyi hal” indirimiyle 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
C.T., Ağustos 2011’de Taksim’de bir ir eşcinsel barında tanıştığı altı kişiyle birlikte Yücel’in evine gitmiş, Yücel’i kalbinden bıçaklanarak öldürülmüştü.
Müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan C.T., “Olay gecesi Murat Yücel evde kızların olduğunu belirterek davet etti. Eve gittiğimizde kız olmadığını görünce, ‘Ben kız değil miyim, benim kızlardan neyim eksik’ diyerek kapıyı kilitledi. Bana ilişki teklif etti. Kabul ettim. Daha sonra ‘şimdi sıra bende’ diyince kendimi kaybettim” diyerek ağır tahrik indiriminden yararlanmak istediğini belirti.
Mahkeme, C.T.’ye önce müebbet hapis cezası verdi, ardından “iyi hal” indirimi uygulanarak 25 yıl ağır hapse indirildi.
Kaos GL’den Umut Güner kararla ilgili olarak; “Mahkeme hep sanığa inanıyor. Katiller, ‘bana ters ilişki teklif etti’, ‘ben onu kadın sanmıştım’tan sonra üçüncü bir yalan ile karşımıza çıkıyor. Hadi diyelim gerçekten ‘evde kadın var’ dedi ve ‘evde kadın çıkmadı’ bunun sonucu öldürmek midir? Hakimler bu cinayetlere ‘adi adam öldürme’ gibi bakmaya devam ettikleri müddetçe, güvenlik görevlileri bu cinayetlerdeki nefret saikini araştırmadıkları müddetçe adalet yerini bulmayacak ve katiller adalet sistemini ödüllendirmeye devam edecekler. Katilin ‘iyi hal’inin gündeme gelmesi ama toplumsal yapının beslediği nefret saikinin gündeme gelmemesi de adaletin heteronormatif yapısını gözler önüne seriyor.” diye konuştu.
Avukat Hayriye Kara ise karar hakkında şöyle konuştu:
“Genel olarak nefret cinayetlerinde ‘ters ilişki teklif etti, bu nedenle tahrik oldum, öldürdüm’ gibi savunmalar yapılıyor. Buradan bakarsak ters ilişki teklif etmek haksız bir fiil oluyor.
“Haberde geçen ise takdiri indirimdir. Burada hakimin takdir yetkisi daha geniştir. Kararı görmediğim için hakimin dayandığı nedenler hakkında yorum yapamıyorum. Ancak uygulamanın takdir yetkisine kalan durumlarda, daha önce de şahit olduğumuz gibi, LGBT bireylerin aleyhine sonuçlar oluşabiliyor.”
TCK madde 62; Takdiri indirim nedenleri
MADDE 62. – (1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların beşte birine kadarı indirilir.
(2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.



4 Aralık 2014 Perşembe

Evlat sevgisi cinselliğin üstünde;

İki babası olan Milo, tesadüfen Gay Pride gününde (Eşcinsel Onur Günü) dünyaya geldi. O dokunaklı an, objektife böyle yansıdı.


İlk kez baba olan BJ Barone ve Frankie Nelson, oğulları Milo'yu Gay Pride gününde kucaklarına aldılar. Kanadalı fotoğrafçı Lindsay Foster, bu dokunaklı anı ölümsüzleştirdi. İki baba çocuklarını gördüğü ilk anda ağlamaya başladı. Fotoğrafçı Foster Facebook sayfasına, "Onlar da her ebeveynin hissettiği duyguları sonuna kadar yaşadı" diye yazdı. Çiftle uzun süre vakit geçirdiğini belirten Foster, "İkisinin de bebek sahibi olmaya son derece hazır olduğunu gözlemledim" ifadesini kullandı.

Olumlu olumsuz tüm yorumlara saygı duyduklarını söyleyen çift, "Yaşadığımız son derece saf bir aşk ve kucaklamadır. Milo koşulsuz sevgiyle büyütülecek. Hayatta birçok farklı aile ve insan tipi olduğunu bilerek ve bunu kabullenerek... Toleransı olmayan insanlar da dahil! Aşkın rengi, cinsi ve cinsiyeti yoktur. Aşk koşulsuzdur" diye yazdı.